Cilt bakımı oldukça önemli bir konudur.Peki hangi tür kremleri kullanmalıyız.
kadınların cilt bakımı ve güzellik için kullandıkları kremler arasında en iyi krem hangisi sorusu hepinizin aklına gelmiştir. En faydalı krem markaları hakkında sizlere yaptığımız araştırmayı paylaşmak istiyoruz.
Eğer cildinizin daha uzun yıllar gergin,pürüzsüz ve kırışıksız korumak istiyorsanız, gündüz bakımınızın yanı sıra gece bakım kremlerinizi asla ihmal etmemelisiniz.
Biliyor musunuz, aslında “güzellik uykusu “nun kelime anlamının ardında çok daha önemli şeyler var. Geceleri cilt metabolizması daha fazla çalışıyor dolayısıyla günün verdiği zararlar, UY ışınları ve cilt yüzeyinde biriken kir gece temizleniyor ve cildin üst katmanındaki hücreler yenileniyor.
Ayrıca geceleri cildin kan dolaşımı gündüzden daha yoğun oluyor, işte bu yüzden cildinizin gece bakımına özellikle önem vermeniz gerekiyor. Ye bu konuda size cilt tipinize özel etkili gece kremleri yardımcı oluyor.
Eğer cildinizin daha uzun yıllar gergin, pürüzsüz ve kırışıksız görünümünü korumak istiyorsanız, gündüz halamınızın yanı sıra gece bakım kremlerinizi asla ihmal etmemelisiniz. Bunun en önemli nedeni, cildin gün boyunca onu koruyucu hidrolipid filmini dengede tutma çabalarıyla haşır neşir olmasıdır. Cildiolumsuz dış etkenlerden koruyan bu film geceleri yerini yenilenme programına bırakıyor.
Son araştırmalar, cilt fonksiyonlarının gün içinde değişiklik gösterdiğini ortaya koyuyor. Örneğin, akşam 18.00′den itibaren cilt metabolizması daha yoğun çalışmaya başlıyor. Saat 23.00′den itibaren de cildin kan dolaşımı, yenileme ve tamir etme çalışmaları doruk noktasına ulaşıyor. Saat sabah 04.00′e kadar ciltteki hücre bölünmesi gündüze oranla çok daha hızlı gerçekleşiyor.
Aynı zamanda bakım ürünlerini alma açısından da cilt geceleri daha uygun oluyor. Bunun yanı sıra yağ ve su bazlı maddelerin bu saatlerde cilde ulaşması mümkün olabiliyor. Kısacası, cildin özellikle gece bakımıyla ve kendini korumasını ve yenilemesini sağlayabilmesi uyku saatlerimize denk geliyor.
Gece kremleri nasıl etki ediyor ?
Gece için üretilmiş özel kremler öncelikle içeriklerindeki özel maddelerin zenginlikleriyle öne çıkıyor. İşte onları bileşimlerinde hafif kıvamlar ve ışın koruması içeren gündüz bakım kremlerinden ayıran en önemli özelliklerinden biride bu zaten. Cilt, özellikle geceleri bakım yapan ve yenileyici destekli maddeleri almaya daha meyilli olduğundan, gece bakım kremleri bu maddeler yönünden daha zengin içerikli oluşlarıyla dikkat çekiyorlar.
Cildin doğal fonksiyonlarının da desteğiyle etkilerini ortaya koymaları kolaylaşıyor. Genellikle yağ bileşeni yönünden gündüz kremlerinden ayrılan gece kremleri, cildin kendini yenileme mekanizmasını destekleyen bakım yapan maddeler yönünden de gündüz kremlerinden ayrılıyor. Normal olarak hassas ciltlerde alerjik olabilen UV ışınlarına karşı koruyucu filtre içermezler. Bu yüzden de gündüz kullanımı önemli olan bir bakım kremini gece kullanmak kesinlikle doğru değil.
Hangi cilde hangi krem ?
Gece kremleri, gündüz kremlerinden daha yağlı oldukları için, gece ve gündüz kremlerini aynı markanın ürünlerinden seçmek önem taşıyor. Kozmetik markaların birçoğu gündüz kremine uygun her cilt tipine gece bakımı sunuyorlar. Kural olarak 20 yaşında itibaren her kadının uykuya yatmadan önce gece kremi kullanması öneriliyor. Eğer kuru bir cilde sahipseniz, cildinize gece ihtiyacı olan nemi bolca vermeniz gerekiyor. Buna karşın cildinizin yağlı olduğunu düşünüyorsanız o zaman, yağ bakımından zengin krem kullanmaktan kaçınmalısınız.
Bu cilt tipinin ihtiyacı nem ve yağ oluşumunu engelleyen ürünler onun için doğru seçimdir. Her ikisinin karışımı ise adı üzerinde karma cilt tiplerinin en büyük ihtiyacıdır. Bu cilt tipi özelikle T bölgesindeki fazla yağ üretimiyle dikkat çeker. Yanaklar genellikle kuru ve hassastır. Eğer karma bir cilt tipine sahipseniz, o zaman yanaklarınızda zengin içerikli gece kremi kullanırken, burun, alın ve çene bölgesinde hafif nemlendiriciler kullanmanızda fayda var.
11 Aralık 2012 Salı
Asit ve Bazların Faydaları ve Zararları Nelerdir
Asit ve Bazları genellikle temizlik ürünlerinde kullanırız.Asit ve bazların faydaları nedir, zararları nedir.
Asitler ve bazlar aslında yaşamın yapı taşlarıdır. Bir çok canlı organizma, hücreler, dokular, DNA yapıları, organik asitlerden teşekkül etmektedir. Bu yönüyle aslında asitler olmadan hayat olmazdı diyebiliriz. Şimdi asitler ve bazlar hakkında bilgi vererek faydaları yararları zararları ve kullanım alanları nelermiş öğrenelim.
ASİTLER
Asitler, çözeltiye hidrojen iyonu bırakan bileşiklerdir. Bütün asitler hidrojen (H+) içerir. Genelde;
1- Ekşi bir tada sahiptirler.
2- İndikatörlerin rengini değiştirirler. (Asitler litmus kağıdını kırmızıya çevirirler).
3- Bazlarla reaksiyona girdiklerinde tuz ve su oluştururlar. Bundan başka çok çeşitlilik gösteren başka özellikleri de bulunur. Bu spesifik özellikler, anyon muhtevasi ve ayrilmamiş molekülerden dolayi olur. Çeşitli asitlerin molekülleri, çözeltiye farkli miktarda serbest Hidrojen birakma egilimindedirler.
Hidroklorik asit (güçlü asit)
HCI H + CI -
Asetik asit (zayıf asit)
C2 H4 O2 (CH3COOH)
Asetik asit; (sirke) zayıf iyonize olur ve serbest oksijenden az miktarda çözeltiye bırakır. Güçlü asit ve bazlar iyonlarına ayrılır ve ayrılmış halde bulunur. Bu asit olarak tek yönlü ok ile ifade edilir. Zayıf asit ve bazlar sürekli olarak iyonizasyon prosesi altındadırlar. Serbest iyonlar sürekli olarak tekrar kombine olurlar. Bu durum çift yönlü ok ile belirtilir.
Asidik olan bir su asit nötralizerleri ile ar ıtılır. Su asidik ise geçtiği yerlerde zamanla mavi-yeşil lekeler ortaya çıkar. pH testleri ile suyun asidik olup olmadığı anlaşılabilir.
Asit nötralizer olarak kalsit kullanıldığı zaman suya karışan çözünmüş kireç taşları su sertliğinin artmasına neden olur.
Soda veya sodyumhidroksit ile de pHyükseltilebilir.
BAZLAR
Bazlar, hidroksit iyonu b ırakan maddelerdir. Örnek olarak Sodyum hidroksit (NaOH) ve amonyum hidroksit (NH4OH) verilebilir.
Sodyum hidroksit,
Na OH Na + + OH -
Amonyum hidroksit,
NH4OH NH4+ + OH -
Genelde;
1- Acı tada sahiptirler.
2- Kaygan hissiyatı verirler.
3- İndikatörlerin rengini değiştirirler. (Litmus kağıdını mavi yaparlar).
Amonyum hidroksit, zayıf bir bazdır ve çökeltiye az miktarda hidroksit iyonu bırakırlar. Güçlü baz ve zay ıf baz durumu da asitlerde olduğu gibidir.
pH
pH suyun asitlik veya bazlık durumunun bir ölçüsüdür ve logaritmik bir ölçüdür. Saf su H ve OH iyonları açısından dengelidir ve PH değeri 7’dir.
PH7 ise baziktir.
PH H+ iyonlarının elektrik potansiyellerine bağlı olarak veya renk indikatörleri ile ölçülebilir.Düşük PH’lı sular çoğunlukla, hız kısıtlayıcı reaksiyon olan katot reaksiyonunu kolaylaştırıp, korozyonu artırır. Bu parametre içme suyunun güvenliği hakkında direk bilgi vermez. Düşük pH ve aynı zamanda düşük TDS ‘li sular korozif olduğu için borulardaki birtakım zehirli metalleri çözebilir. Yüksek pH ‘a sahip sularda da pH’ı yükselten kimyasalların zararlı olup olmadığı belirlenmelidir.
pH: hidrojen iyon konsantrasyonu veya sudaki hidrojen potansiyeli.
pH’ın asitlik ve alkalilikle ilişkisi
Asidite,alkalinite ve pH derecesi ayrı ayrı şeylerdir. Mesela hidroklorik asidin, sülfirik asidin ve hidroklorik asidin 0.1 normal eriyiklerinin (1 litre suda 1 litre eşdeğer gram ağırlıkta asit bulunan eriyik normal eriyiktir.) asiditesi birbirinin aynıdır. Halbuki bu eriyiklerin pH değerleri farklı ve sırasıyla 1.08, 1.20,2.889’dur. Asitlik bir yetenek faktörü olup bazları nötürleştirmek kapasitesi olarak belirlenir; aynı şekilde alkalilikte bir yetenek faktörüdür ve asitleri nötrleştirme kapasitesidir. Halboki pH değeri aksine bir şiddet, yoğunluk faktörü olup hidrojen iyonlarının konsantrasyonunu gösterir. PH değeri asitlik ve alkalilik aktivitesinin (faaliyet derecesinin) bir ölçüsüdür.
Alkalilik bir sudaki HCO3, CO3 ve OH köklerinin toplamının me/lt veya mg/lt cinsinden eşdeğeri kalsiyum karbonat olarak verilmektedir. Asitlik de aynı şekilde sudaki SO4,CI,NO3 ve diğer asit köklerinin toplamına karşı gelen eşdeğer CaCO3 miktarını me/lt veya mg/lt cinsinden göstermektedir.
Yani alkalilik ve asitlik terimleri eriyikte mevcut HCO3 ve SO4 gibi birçok köklerin ağırlığını göstermekte fakat bunların hiçbiri eriyiğin kimyasal aktivitesi hakkında fikir vermemektedir. Halbuki pH , eriyiğin kimyasal aktivitesinin bir ifadesidir; zira eriyik ne kadar aktif ise o kadar çok iyonize olacak ve içindeki H+ iyonu miktarıda ona göre artacaktır.
Günlük hayatta kullandığımız besin ve malzemelerdeki bazı asitler ve bazlar
Günlük hayatta kullandığımız sabun,çamaşır suyu,tuz ruhu,bazı ilaçlar,gazoz,sirke,tıraş köpüğü,cilt bakım kremi,ketçap gibi maddelerin yapısında asit yada baz bulunmaktadır.
Bazı asit ve bazlar ise yediğimiz sebze ve meyvelerde doğal olarak vardır.Hatta bazı asit ve bazların eksikliğinde canlı vücudunda birtakım hastalıklar meydana gelir. Folik asit eksikliğinde aneminin oluşması gibi. Şimdi önemli asit ve bazların özelliklerini ve kullanıldığı alanları inceleyelim.
Formik asit(HCOOH):
Bakterilere küf ve mayalara etki eder. Mikrobik bozunmayı önlemek için gıdalarda koruyucu olarak kullanılır. Karınca salgısında bol miktarda bulunur.
Asitler ve bazlar aslında yaşamın yapı taşlarıdır. Bir çok canlı organizma, hücreler, dokular, DNA yapıları, organik asitlerden teşekkül etmektedir. Bu yönüyle aslında asitler olmadan hayat olmazdı diyebiliriz. Şimdi asitler ve bazlar hakkında bilgi vererek faydaları yararları zararları ve kullanım alanları nelermiş öğrenelim.
ASİTLER
Asitler, çözeltiye hidrojen iyonu bırakan bileşiklerdir. Bütün asitler hidrojen (H+) içerir. Genelde;
1- Ekşi bir tada sahiptirler.
2- İndikatörlerin rengini değiştirirler. (Asitler litmus kağıdını kırmızıya çevirirler).
3- Bazlarla reaksiyona girdiklerinde tuz ve su oluştururlar. Bundan başka çok çeşitlilik gösteren başka özellikleri de bulunur. Bu spesifik özellikler, anyon muhtevasi ve ayrilmamiş molekülerden dolayi olur. Çeşitli asitlerin molekülleri, çözeltiye farkli miktarda serbest Hidrojen birakma egilimindedirler.
Hidroklorik asit (güçlü asit)
HCI H + CI -
Asetik asit (zayıf asit)
C2 H4 O2 (CH3COOH)
Asetik asit; (sirke) zayıf iyonize olur ve serbest oksijenden az miktarda çözeltiye bırakır. Güçlü asit ve bazlar iyonlarına ayrılır ve ayrılmış halde bulunur. Bu asit olarak tek yönlü ok ile ifade edilir. Zayıf asit ve bazlar sürekli olarak iyonizasyon prosesi altındadırlar. Serbest iyonlar sürekli olarak tekrar kombine olurlar. Bu durum çift yönlü ok ile belirtilir.
Asidik olan bir su asit nötralizerleri ile ar ıtılır. Su asidik ise geçtiği yerlerde zamanla mavi-yeşil lekeler ortaya çıkar. pH testleri ile suyun asidik olup olmadığı anlaşılabilir.
Asit nötralizer olarak kalsit kullanıldığı zaman suya karışan çözünmüş kireç taşları su sertliğinin artmasına neden olur.
Soda veya sodyumhidroksit ile de pHyükseltilebilir.
BAZLAR
Bazlar, hidroksit iyonu b ırakan maddelerdir. Örnek olarak Sodyum hidroksit (NaOH) ve amonyum hidroksit (NH4OH) verilebilir.
Sodyum hidroksit,
Na OH Na + + OH -
Amonyum hidroksit,
NH4OH NH4+ + OH -
Genelde;
1- Acı tada sahiptirler.
2- Kaygan hissiyatı verirler.
3- İndikatörlerin rengini değiştirirler. (Litmus kağıdını mavi yaparlar).
Amonyum hidroksit, zayıf bir bazdır ve çökeltiye az miktarda hidroksit iyonu bırakırlar. Güçlü baz ve zay ıf baz durumu da asitlerde olduğu gibidir.
pH
pH suyun asitlik veya bazlık durumunun bir ölçüsüdür ve logaritmik bir ölçüdür. Saf su H ve OH iyonları açısından dengelidir ve PH değeri 7’dir.
PH7 ise baziktir.
PH H+ iyonlarının elektrik potansiyellerine bağlı olarak veya renk indikatörleri ile ölçülebilir.Düşük PH’lı sular çoğunlukla, hız kısıtlayıcı reaksiyon olan katot reaksiyonunu kolaylaştırıp, korozyonu artırır. Bu parametre içme suyunun güvenliği hakkında direk bilgi vermez. Düşük pH ve aynı zamanda düşük TDS ‘li sular korozif olduğu için borulardaki birtakım zehirli metalleri çözebilir. Yüksek pH ‘a sahip sularda da pH’ı yükselten kimyasalların zararlı olup olmadığı belirlenmelidir.
pH: hidrojen iyon konsantrasyonu veya sudaki hidrojen potansiyeli.
pH’ın asitlik ve alkalilikle ilişkisi
Asidite,alkalinite ve pH derecesi ayrı ayrı şeylerdir. Mesela hidroklorik asidin, sülfirik asidin ve hidroklorik asidin 0.1 normal eriyiklerinin (1 litre suda 1 litre eşdeğer gram ağırlıkta asit bulunan eriyik normal eriyiktir.) asiditesi birbirinin aynıdır. Halbuki bu eriyiklerin pH değerleri farklı ve sırasıyla 1.08, 1.20,2.889’dur. Asitlik bir yetenek faktörü olup bazları nötürleştirmek kapasitesi olarak belirlenir; aynı şekilde alkalilikte bir yetenek faktörüdür ve asitleri nötrleştirme kapasitesidir. Halboki pH değeri aksine bir şiddet, yoğunluk faktörü olup hidrojen iyonlarının konsantrasyonunu gösterir. PH değeri asitlik ve alkalilik aktivitesinin (faaliyet derecesinin) bir ölçüsüdür.
Alkalilik bir sudaki HCO3, CO3 ve OH köklerinin toplamının me/lt veya mg/lt cinsinden eşdeğeri kalsiyum karbonat olarak verilmektedir. Asitlik de aynı şekilde sudaki SO4,CI,NO3 ve diğer asit köklerinin toplamına karşı gelen eşdeğer CaCO3 miktarını me/lt veya mg/lt cinsinden göstermektedir.
Yani alkalilik ve asitlik terimleri eriyikte mevcut HCO3 ve SO4 gibi birçok köklerin ağırlığını göstermekte fakat bunların hiçbiri eriyiğin kimyasal aktivitesi hakkında fikir vermemektedir. Halbuki pH , eriyiğin kimyasal aktivitesinin bir ifadesidir; zira eriyik ne kadar aktif ise o kadar çok iyonize olacak ve içindeki H+ iyonu miktarıda ona göre artacaktır.
Günlük hayatta kullandığımız besin ve malzemelerdeki bazı asitler ve bazlar
Günlük hayatta kullandığımız sabun,çamaşır suyu,tuz ruhu,bazı ilaçlar,gazoz,sirke,tıraş köpüğü,cilt bakım kremi,ketçap gibi maddelerin yapısında asit yada baz bulunmaktadır.
Bazı asit ve bazlar ise yediğimiz sebze ve meyvelerde doğal olarak vardır.Hatta bazı asit ve bazların eksikliğinde canlı vücudunda birtakım hastalıklar meydana gelir. Folik asit eksikliğinde aneminin oluşması gibi. Şimdi önemli asit ve bazların özelliklerini ve kullanıldığı alanları inceleyelim.
Formik asit(HCOOH):
Bakterilere küf ve mayalara etki eder. Mikrobik bozunmayı önlemek için gıdalarda koruyucu olarak kullanılır. Karınca salgısında bol miktarda bulunur.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)